Reflü ve Mide Fıtığı: Belirtiler ve Tedavi Yöntemleri
Randevu Alın
Eğer diyet, egzersiz ve diğer yöntemlerle hedeflerinize ulaşmakta zorlanıyorsanız, tüp mide ameliyatı, mide balonu gibi cerrahi seçenekler hakkında bilgi alabilirsiniz.
Çalışma Saatleri
  • Pazartesi - Cuma 08:00 - 18:00
  • Cumartesi 09:00 - 17:00
  • Pazar Kapalı

Reflü, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu yemek borusunda yanma, tahriş ve diğer rahatsızlıkları meydana getirir.

Prof. Dr. Mehmet ÖZDOĞAN

Mide Fıtığı Nedir?

Mide fıtığı, midenin bir kısmının diyaframdaki açıklıktan göğüs boşluğuna doğru kaymasıyla meydana gelen bir durumdur. Diyafram, göğüs ve karın boşluklarını ayıran bir kas yapısıdır ve yemek borusu bu yapıdaki açıklıktan geçerek mideye bağlanır. Mide fıtığında, normalde karın boşluğunda bulunan midenin üst kısmı, bu açıklıktan yukarı doğru çıkarak göğüs boşluğuna doğru hareket eder. Bu durum, mide asidinin yemek borusuna kaçmasına ve dolayısıyla reflüye neden olabilir. Fıtıklaşmanın boyutuna göre belirtiler hafif ya da şiddetli olabilir.

Mide Fıtığının Belirtileri Nelerdir?

Mide fıtığı, kişiden kişiye değişen semptomlarla kendini gösterebilir. En sık görülen belirtilerden biri, mide asidinin yemek borusuna kaçması sonucu oluşan göğüste yanma hissidir. Özellikle yemeklerden sonra veya yatarken bu yanma hissi daha da belirginleşebilir. Reflü sonucu mide asidinin ağıza acı ya da ekşi bir sıvı olarak gelmesi de yaygındır. Yutma güçlüğü yaşayan bazı hastalar, boğazda takılma hissi ya da yemek yerken zorluk hissedebilirler. Göğüs ağrısı, bazı vakalarda mide fıtığına eşlik edebilir ve bazen kalp ağrısıyla karıştırılabilir. Ayrıca, sık sık geğirme, şişkinlik ve hazımsızlık gibi mide sorunları da ortaya çıkabilir.

Mide Fıtığının Teşhisi Nasıl Yapılır?

Mide fıtığının teşhisi, hastanın şikayetlerine ve doktorun gerçekleştireceği bazı testlere dayanarak yapılır. Genellikle aşağıdaki yöntemler kullanılır:

Endoskopi:

Bu yöntem, yemek borusu, mide ve bağırsakların içini incelemek için kullanılır. Bir kamera içeren ince bir tüp (endoskop) ağız yoluyla mideye kadar ilerletilir ve bu sayede doktor, mide fıtığını ve olası hasarları doğrudan gözlemleyebilir.

Baryumlu yutma testi:

Hastaya baryum adı verilen bir kontrast madde içirilir ve ardından röntgen çekilir. Baryum, yemek borusu ve mideyi kaplayarak bu yapıların röntgen görüntüsünde daha net görünmesini sağlar. Böylece midenin diyaframdan yukarı kayıp kaymadığı tespit edilebilir.

pH testi:

Bu test, yemek borusunda asit miktarını ölçer. Mide asidinin yemek borusuna kaçıp kaçmadığını anlamak ve reflüyü doğrulamak için kullanılır. Bir sensör, yemek borusunun alt kısmına yerleştirilir ve belirli bir süre boyunca asit seviyeleri ölçülür.

Manometri:

Yemek borusu ve mide arasındaki kasların basıncını ve hareketliliğini ölçen bu test, mide fıtığının kas yapısı üzerindeki etkilerini incelemek için kullanılır. Yemek borusunun kasılma hareketlerinin normal olup olmadığı değerlendirilir.

Bu testler, mide fıtığı teşhisinde yaygın olarak kullanılır ve doktorlar hangi yöntemin kullanılacağına hastanın semptomlarına göre karar verirler.

Mide Fıtığında Tedavi Seçenekleri

Mide fıtığının tedavisi, fıtığın büyüklüğüne ve semptomların şiddetine bağlı olarak değişir. Hafif semptomlar genellikle yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi ile kontrol altına alınabilirken, daha ciddi durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Tedavi yöntemleri şu şekildedir:

İlaç Tedavisi

İlaç tedavisinde ise genellikle mide asidini baskılayan veya asit üretimini azaltan ilaçlar kullanılır. H2 reseptör blokerleri ve proton pompası inhibitörleri gibi ilaçlar, mide asidinin reflüye neden olmasını engeller. Bu ilaçlar, semptomları hafifletmeye ve yemek borusunu asit hasarından korumaya yardımcı olur.

Cerrahi Tedavi

Cerrahi tedavi ise daha şiddetli vakalarda veya ilaç tedavisine yanıt vermeyen hastalarda düşünülür. Laparoskopik Nissen fundoplikasyonu adı verilen bir cerrahi işlem, fıtığın onarılması için yaygın olarak kullanılır. Bu yöntemde, mide üst kısmı yemek borusunun etrafına sarılarak mide fıtığının tekrarlaması önlenir ve reflü sorunları düzeltilir.

Reflü ve Mide Fıtığı
Online Randevu

Reflü Nedir?

Reflü, tıbbi adıyla gastroözofageal reflü hastalığı (GERD), mide asidinin veya mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması sonucu ortaya çıkan bir sindirim sistemi rahatsızlığıdır. Normalde, mide ile yemek borusu arasındaki alt özofagus sfinkteri (LES) adı verilen kaslı halka, mide içeriğinin yemek borusuna geri dönmesini engeller. Ancak bu kasın zayıflaması veya tam olarak kapanmaması durumunda, mide asidi yukarı kaçar ve reflü belirtilerine yol açar.

Reflünün en yaygın belirtisi göğüste yanma (mide yanması) hissidir. Bu yanma, genellikle yemeklerden sonra veya yatarken artar. Ayrıca mide içeriğinin ağıza kadar ulaşarak ekşi ya da acı bir tat bırakması, ağıza asidik sıvı gelmesi de sık rastlanan şikayetlerdir. Reflü uzun süre devam ederse, yemek borusunda tahrişe, iltihaplanmaya (özofajit) ve daha ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Reflü, yaşam tarzı faktörlerinden (aşırı yemek yemek, kilo, sigara kullanımı, alkol tüketimi) kaynaklanabileceği gibi, anatomik sorunlar (örneğin mide fıtığı) veya hamilelik gibi durumlar da reflüyü tetikleyebilir. Tedavisi genellikle yaşam tarzı değişiklikleri ve asit baskılayıcı ilaçlarla yapılır, ancak daha ciddi vakalarda cerrahi müdahale gerekebilir.

Reflü Belirtileri Nelerdir?

Reflü, genellikle mide asidinin yemek borusuna kaçmasıyla oluşan belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler bazen hafif olabilir, ancak uzun süreli reflü daha ciddi semptomlara neden olabilir. Reflünün en yaygın belirtileri şunlardır:

  • Göğüste yanma (mide yanması): Mide asidinin yemek borusuna kaçması sonucu göğüs bölgesinde yanma hissi oluşur. Bu, özellikle yemeklerden sonra veya yatar pozisyondayken artar.
  • Mide asidinin ağıza gelmesi: Mide içeriği, ekşi ya da acı bir tat olarak boğaza veya ağıza kadar gelebilir. Bu, rahatsız edici bir tat ve boğazda tahriş hissine yol açabilir.
  • Yutma güçlüğü: Yemek borusundaki tahriş veya hasar nedeniyle yutarken zorlanma hissi yaşanabilir.
  • Kronik öksürük: Özellikle geceleri artan öksürük, mide asidinin boğaza kaçmasından kaynaklanabilir.
  • Boğazda gıcıklanma veya ses kısıklığı: Mide asidinin boğazı tahriş etmesi sonucu ses kısılabilir veya boğazda sürekli bir gıcıklanma hissi oluşabilir.
  • Midede şişkinlik ve gaz: Reflü, mide basıncının artmasına neden olarak şişkinlik ve gaz problemlerini de beraberinde getirebilir.
  • Ağız kokusu: Mide asidi ve sindirilmemiş yiyeceklerin yemek borusuna geri kaçması ağız kokusuna yol açabilir.

Reflü belirtileri, özellikle ağır yemeklerden sonra, öne eğilmek veya yatmak gibi durumlarda daha da kötüleşebilir. Uzun süreli reflü, yemek borusunda iltihaplanmaya ve daha ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir, bu yüzden tedavi edilmesi önemlidir.

Reflü Tedavisi Nasıl Yapılır?

Reflü tedavisi, semptomların şiddetine ve hastanın yaşam kalitesine bağlı olarak farklı yöntemlerle yapılabilir. Tedavi genellikle yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi ve bazı durumlarda cerrahi müdahaleleri içerir.

1. Yaşam Tarzı Değişiklikleri

Reflü semptomlarını hafifletmek ve kontrol altına almak için yaşam tarzında bazı değişiklikler yapılabilir:

Daha küçük porsiyonlar halinde yemek yemek: Midenin aşırı dolmasını önleyerek mide asidinin yemek borusuna kaçmasını azaltır.

Yatmadan önce yemek yememek: Yemekten sonra en az 2-3 saat boyunca yatmaktan kaçınılmalıdır.
Yatak başını yükseltmek: Uyurken başın 10-15 cm kadar yükseltilmesi mide asidinin yukarı çıkmasını önleyebilir.

Kilo vermek: Fazla kilo, mide üzerindeki basıncı artırarak reflü semptomlarını kötüleştirebilir.
Sigara ve alkol tüketiminden kaçınmak: Sigara ve alkol, yemek borusu sfinkterini zayıflatabilir ve reflüyü artırabilir.

Asitli yiyecek ve içeceklerden kaçınmak: Baharatlı, yağlı yiyecekler, çikolata, kafeinli içecekler ve asitli gıdalar (portakal, domates gibi) reflüyü tetikleyebilir.

2. İlaç Tedavisi

İlaçlar, mide asidini baskılayarak ve yemek borusunu koruyarak reflü semptomlarını hafifletir:

Antiasitler: Mide asidini nötralize eden bu ilaçlar, kısa süreli rahatlama sağlar. Ancak uzun vadeli çözüm sunmazlar.

H2 reseptör blokerleri: Mide asidi üretimini azaltan bu ilaçlar, daha uzun süreli rahatlama sağlar. Ranitidin ve famotidin gibi ilaçlar bu gruba dahildir.

Proton pompası inhibitörleri (PPI): Mide asidi üretimini büyük ölçüde engelleyen bu ilaçlar, en güçlü tedavi seçeneklerinden biridir. Omeprazol, lansoprazol ve pantoprazol gibi ilaçlar PPI sınıfındadır. Genellikle daha uzun süreli tedavilerde kullanılır.

Prokinetik ilaçlar: Mide boşalmasını hızlandırarak mide asidinin yemek borusuna kaçmasını önleyebilirler.

3. Cerrahi Tedavi

Eğer yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi ile semptomlar kontrol altına alınamıyorsa, cerrahi müdahale düşünülebilir. En yaygın cerrahi yöntemler şunlardır:

Nissen fundoplikasyonu: Laparoskopik olarak yapılan bu işlemde, mide üst kısmı yemek borusunun etrafına sarılarak alt özofagus sfinkterini güçlendirmek ve reflü oluşumunu engellemek amaçlanır.

LINX cihazı: Manyetik boncuklardan oluşan küçük bir halka, yemek borusunun alt ucuna yerleştirilir. Bu cihaz, sfinkterin kapalı kalmasını sağlar, ancak yemek ve içeceklerin mideye geçmesine izin verir.

Tedavi süreci, hastanın yaşam tarzına, semptomlarının ciddiyetine ve doktorun önerilerine göre belirlenir. Reflü tedavisi genellikle yaşam boyu devam edebileceği için, tedavi planı hastanın yaşam kalitesini en üst düzeye çıkarmayı hedefler.

Mide Fıtığı ve Reflü Arasındaki İlişki

Mide fıtığı ve reflü arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Mide fıtığı, mide ile yemek borusu arasındaki anatomik yapıyı etkileyerek mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasına neden olabilir. Bu durum, gastroözofageal reflü hastalığının (GERD) gelişmesine yol açar. Reflü, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması sonucu yemek borusunda yanma, tahriş ve diğer rahatsızlıkları meydana getirir.

Normalde, yemek borusunun alt ucunda bulunan alt özofagus sfinkteri (LES), mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasını engeller. Ancak mide fıtığında, midenin bir kısmı diyaframdaki açıklıktan yukarı kayarak bu sfinkterin işlevini bozar. LES’in düzgün çalışmaması, mide içeriğinin yemek borusuna geri dönmesine (reflü) neden olur. Bu nedenle, mide fıtığı olan kişilerde reflü semptomları daha sık ve şiddetli görülebilir.

Her mide fıtığı reflüye neden olmaz, ancak reflü sorunu olan birçok kişide mide fıtığı bulunabilir. İki durum arasındaki ilişki, özellikle büyük mide fıtıklarında daha belirgin hale gelir. Tedavi sürecinde hem mide fıtığına hem de reflüye yönelik yöntemler bir arada kullanılabilir.

Sık Sorulan Sorular

Her mide fıtığı reflüye neden olmaz. Bazı küçük mide fıtıkları hiçbir belirti vermezken, büyük fıtıklar mide asidinin yemek borusuna kaçmasına yol açarak reflüye sebep olabilir. Ancak reflü genellikle mide fıtığı ile birlikte görülse de, mide fıtığı olmayan kişilerde de reflü oluşabilir.
Mide fıtığı tedavi edilmediğinde, reflü gibi sorunlar kronikleşebilir. Uzun süreli reflü, yemek borusunda tahriş, iltihaplanma (özofajit) ve hatta Barrett özofagusu gibi daha ciddi durumlara yol açabilir. Şiddetli vakalarda, mide fıtığının komplikasyonları mide kanaması veya yemek borusunda daralmalar gibi sorunlar doğurabilir.
İlaç tedavisi reflü semptomlarını büyük ölçüde hafifletir, ancak yaşam tarzı değişiklikleri olmadan tam bir rahatlama sağlamak zor olabilir. Büyük yemekler yemek, yatmadan önce yemek yemek, sigara ve alkol tüketmek gibi alışkanlıklar, ilaç kullanmanıza rağmen semptomların devam etmesine neden olabilir. Ayrıca, yanlış ilaç kullanımı veya dozun yetersiz olması da etkili bir faktör olabilir. Doktorunuzla bu durumu görüşmeniz gerekebilir.
Evet, bu yaygındır. Geceleri yatarken mide asidi yerçekimi etkisiyle yemek borusuna daha kolay kaçabilir. Yatmadan birkaç saat önce yemek yememek, yatağın başını yükseltmek gibi önlemler almak semptomları hafifletebilir. Geceleri şiddetli reflü yaşıyorsanız, doktorunuz ilaç tedavisini buna göre düzenleyebilir.
Diyet değişiklikleri reflü semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir, ancak mide fıtığını tamamen kontrol altına almak mümkün olmayabilir. Yağlı ve baharatlı yiyecekler, çikolata, kafein, alkol ve asitli yiyeceklerden kaçınmak reflü semptomlarını azaltabilir. Daha küçük porsiyonlar yemek ve yemek sonrası hemen yatmamak da önerilir.
Reflü genellikle ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınabilir. Ancak bu yöntemler yetersiz kaldığında veya komplikasyonlar geliştiğinde cerrahi müdahale bir seçenek olabilir. Ameliyat gerekip gerekmediğine doktorunuz, semptomlarınızın şiddetine ve yaşam kalitenize göre karar verecektir.
Evet, reflüde mide asidi yemek borusuna ve bazen boğaza kadar çıkabilir. Bu durum boğazda tahrişe, gıcıklanma hissine ve hatta ses kısıklığına yol açabilir. Bu, reflü semptomlarından biridir ve doğru tedaviyle hafifletilebilir.
Evet, bu mümkündür. Reflü hastalığı olan bazı kişilerde yemek borusunda belirgin bir hasar görünmeyebilir, ancak bu reflünün olmadığı anlamına gelmez. Asit kaçışı zamanla yemek borusunda görünür hasar bırakmayabilir, ancak yine de semptomlara neden olabilir. Bu durumda, pH izleme testi gibi başka yöntemlerle teşhis yapılabilir.
Hamilelikte, hormonal değişiklikler ve büyüyen rahmin mideye baskı yapması nedeniyle reflü semptomları kötüleşebilir. Mide asidinin yemek borusuna kaçma riski artar. Hamilelik sırasında reflüyü yönetmek için diyet, yaşam tarzı değişiklikleri ve güvenli ilaçlar doktorunuz tarafından önerilebilir.
Prof. Dr. Mehmet Özdoğan | Adana Tüp Mide ve Obezite Cerrahisi
Prof. Dr. Mehmet Özdoğan | Adana Tüp Mide ve Obezite Cerrahisi
Whatsapp ile bilgi alın
Merhaba, tedavilerimiz ile ilgili sorularınızı cevaplamaktan mutluluk duyacağız.
Bu sitede çerezler (cookies) kullanılmaktadır. Çerezleri size mümkün olan en iyi deneyimi sunmak için kullanmaktayız. İnternet sitemizi ziyaretinize devam etmeniz halinde bu sitede kullanılan çerezleri kabul etmiş sayılacaksınız. Daha fazla bilgi